A A A

1966 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Konya’da tamamladım. 1992 yılında tıp fakültesinden mezun olduktan sonra Düzce Yahyalar Köyü’nde 1 yıl mecburi hizmet yaptım.

1993-2001 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Merkez Teşkilatta çalıştım. 2002 yılında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda başladığım Adli Tıp Uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra 2006 yılında Adalet Bakanlığı Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı’nda çalışmaya başladım. 2014 yılında emekli olup Adli Tıp Kurumu’ndan ayrıldım.

22 yıllık doktorluk mesleğimde modern tıbbın tedavilerde, sadece belirtilerin ortadan kaldırılmaya çalışılması ve kalıcı tedavi seçeneklerinin olmaması alerjik bünyeli bir doktor olarak her zaman  dikkatimi çekti. Bizler geleneksel okul tıbbı uygulayıcısı doktor olarak sadece hastalıkların belirtilerini baskılamaya çalışıyor, hastalıkların gerçek tedavilerini sağlayamıyorduk. Klasik tıp öğretileri içindeki teşhis yaklaşımları ve tedavi uygulamalarının yetersizliğinin verdiği rahatsızlıklarla 2013 yılından itibaren "Tamamlayıcı Tıp" alanlarında çalışmalar yapmaya başladım. Türkiye'de Biorezonans biliminin kurucusu Dr. Zeynep Sümer Karabey'in önderliğinde tamamlayıcı tıpla ve biorezonans sistemi ile tanıştım.

Evli ve bir çocuk annesiyim.

Hastalarına daha güvenli, etkili ve gelişmiş tedaviler sunabilmek amacıyla 2014 yılında Adana’da, özel kliniğimi kurdum. Hastalarıma ilaçsız şifa sunmak misyonu ile çalışmalarıma devam etmekteyim.

"Ben küçüklüğümden beri alerjik bünyeliydim. İlkokul yaşlarında süt içmekten hiç hoşlanmazdım. Gaz sancılarından dolayı çok canım yanardı. Daha sonra ortaokulda güneş alerjim ortaya çıktı. Önce yüzüm şişmeye başladı, tam bir ay yüzü şeklindeydi. Panik halindeki aileme doktor güneşe karşı reaksiyon olduğunu söyledi. Yıllar geçtikçe güneş alerjisi, vücudumda parça parça deriden kabarık, kırmızı kaşıntılı lezyonlar şeklinde kendini gösterdi. Artık ailemle birlikte deniz tatili yapmak işkence olmuştu. Sonrasında üniversitede alerjik rinite döndü. Ve ergenlik döneminde çıkmayan sivilceler 23-24 yaşlarımda çıkmaya başladı. Pek çok hekiminde bildiği gibi biz doktorlara öğretilen; alerjik hastalıkların tedavi edilemeyeceğidir.

Alerjik hastalıklarda alerjenden uzak durmak birincil çözümdür. Alerjenle karşılaşıldığında ise ortaya çıkan belirtileri baskılamak ve olası acil sonuçları önlemek için ilaç tedavisi düzenlemektir. Son yıllarda ise; vücut alerjene aşırı reaksiyon vermesin diye aşı ile duyarsızlaştırma yöntemi kullanılıyor. Ben hep ilaç kullanma ve alerjenden uzak durma aşamasında kaldım. Ancak tozdan ve polenden kaçamıyorsunuz ne yazık ki. Alerjik rinitden dolayı ilaçlara bağımlı yaşamak zorunda kaldım. Nefes alabildiğim sürece ilaç kullanmak çok doğaldı. Ancak bir hekim olarak ilaçların artık etki yapmayacağı bir zamanın geleceğini veya hastalığımın alerjik astıma dönüşebileceğinin farkındaydım. Ancak alerjilerime yenileri eklendi; Polen alerjisi, toz alerjisi, deterjan alerjisi, sabun alerjisi, parfüm alerjisi ve gıda alerjisi gibi. Neredeyse gıdaların tüketilmesinin doğal bir süreci kabul edilen şişkinlik, karın ağrıları, halsizlik, yorgunluk gibi belirtilerin hepsi var bende. Bir doktor için zavallı bir durum. Kendinize bile yardım edemiyorsunuz. Çare olmadığı gibi tüm bu belirtiler psikosomatik hastalık olarak değerlendirilerek antidepresanlar kullanıyorum. Sonra literatür değişti ve tüm bu belirtiler irritabl kolon sendromu olarak adlandırıldı. Ne zaman yemek yesem karın ağrısından, şişkinlikten, gazdan ve halsizlikten başımı kaldıramıyorum. Bunlar yetmezmiş gibi vertigo ve kulak çınlaması da şikayetlerime eklendi. Artık yaş almaktan korkmaya başladım. Yıllar geçtikçe yeni bir belirti ve hastalık ortaya çıkıyordu ki biorezonans sistemi ile tanıştım.

Biorezonans titreşim tıbbı olarak tanımlanabilir. İlaç kullanılmaz. Elektromanyetik frekansların, frekans kontrollü bilgisayarlarla uygulanmasıdır. Hiç bir yan etkisi yoktur. Uygulama tamamem ağrısızdır.
Biorezonans tedavilerinin temelinde hücrelerin elektromanyetik bilgi alışverişi yatmaktadır. Her hücre tipinin ve her maddenin olduğu gibi virüslerin, bakterilerin ve toksinlerin de elektromanyetik titreşimleri vardır. Bu patojenler yabancı frekans yayarak sağlıklı hücrelerin birbirleri ile  bilgi alışverişini bozarlar. Negatif etki yapan bu frekanslar  birezonans cihazı sayesinde saptanıp temizlenebilmektedir. Böylelikle hücrelerin bilgi alışverişi eski düzenli haline kavuşmakta, bünyeye zarar veren  maddelerin yarattığı olumsuz frekanslar bertaraf edildiğinde de iyileşme sağlanmaktadır. Vücudun kendini iyileştirme mekanizmalarını ortaya çıkaran, iyileşmenin önündeki çakıl taşlarını temizleyen, Hastanın kan örneğinde  virüs, bakteri, parazit, ağır kimyasalar, ağır metaller, gıda katkıları, çevre toksinleri, kanser hücreleri ve alerjenlerin de dahil olduğu 6400 maddenin taramasını yaparak terapiler düzenlenmesine yardımcı olarak kronik hastalıklarda %80 iyileşme sağlayan bir sistemdir."